DİŞ GICIRDATMA

Bruksizm (diş gıcırdatma) genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma olayıdır. Toplumumuzda sık rastlanır. Genellikle bu alışkanlığa sahip bireyler bundan habersizdir.

19 Aralık 2010 Pazar

Diş gıcırdatma sebepleri nedenleri

Günümüzde stres ve stresin etkileri yaşadığımız birçok alanda etkisini hissettirdiği gibi uyku arasında da diş gıcırdatmalarına yol açabiliyor. Kişilerin yaşadığı maddi ve manevi birçok problem uyku esnasında kendini ele veriyor. 



Diş gıcırdatma(Bruksizm )nedir?

"Tıpta Bruksizm, olarak adlandırılan bu rahatsızlık uyku sırasında dişleri sıkmak, gıcırdatmak ve çeneyi kenetlemektir. Halk arasında diş gıcırdatma olarak adlandırılır. Normal olmayan bir durumdur. 

Genel olarak uyurken ortaya çıkabilen bu durum bazı kişilerde yaşadığı olaylara bağlı olarak gündüzde ortaya çıkabilir. Çoğu kişi yaşadığı bu rahatsızlığın farkında değildir. Birçok birey bu rahatsızlığı yakınlarının onlara söylemesinden sonra fark eder. 

Diş gıcırdatma tehlikeli bir durumdur ve bireyin dişlerinden oldukça rahatsız edici bir ses çıkar. Normal zamanda bu sesi çıkartması mümkün değildir."

En büyük sebebi yaşanılan stres...

"Diş gıcırdatma (Bruksizm),dişler arasındaki kapanış ilişkisinin bozulmasından(Malokluzyon) kaynaklanabilir. Fakat bu durum çok sık karşılaşılan bir durum değildir. Genel olarak bu rahatsızlığa sebep olarak günlük hayatta yaşanılan maddi ve manevi sorunların kişi üzerinde yarattığı psikolojik baskı neden olur. Çünkü birçok birey istediği ya da arzuladığı yaşam şartlarına ulaşamadığı için bu olayı kendi içerisinde farklı boyutlara taşır. Böylelikle uyku esnasında da diş gıcırdatma olarak ortaya çıkar. Bruksizm hastalığına stres dışında bireyin kişisel özellikleri de neden olur. Aşırı sinirli, hassas ve titiz bir yapıya sahip olmakta bu tarz rahatsızlıkların ortaya çıkmasında etken rol oynar."

Dişlerinizin gıcırdamasını önemseyin...

"Diş gıcırdatmanın şiddetine göre zaman içerisinde dişlerde bazı sorunlar ortaya çıkar. Dişlerin çiğneyici yüzeyinde aşınmalar olur. Diş minelerinde oluşan rahatsızlık diş boylarının kısalmasına sebep olur.

Dişlerde kamaşma olarak bilinen, soğuğa karşı hassasiyet belirir. Ani diş sızlamaları gerçekleşir. Diş ve çene arasındaki bağlarda gevşemeler oluşarak diş sallanmaları ya da dökülmeleri görülür.

Bruksizm'e bağlı olarak da dişlerde kırılma ve diş eti çekilmeleri ortaya çıkar. Aynı zamanda Bruksizm, ağız yaraları, baş ağrısı, çene ağrısı şakak ve yanak bölgelerinde de kas ağrılarına neden olur.

Bu belirtiler diş gıcırdatmasının başlangıcından itibaren görülmeyebilir daha ileriki zamanlarda kişinin karşılaşabileceği problemlerdir."

Tedavi yöntemleri...

"Bruksizm'in yol açtığı rahatsızlıkları ve kişinin diş gıcırdatmasına devam etmemesi adına 'gece koruyucuları' olarak adlandırılan silikon içerikli madden yapılmış diş plakları kullanılabilir. Genel anlamda faydalı olan bu plaklar bazı kişilerde tedavi sürecinde yeterli olmadığı saptanmıştır. Bu sebeple kişinin rahatsızlığının seviyesine göre ek olarak kas gevşeticiler, psikolojik terapi yöntemi, eksik dişlerin yerine protez tedavisi uygulanabilir aynı zamanda hatalı yapılmış dolgu ve kaplama varsa bunlarda yenilenebilir."

Uykuda diş gıcırdatmak


Çocukluk döneminde sık rastlanan bu sorun er­genlik ya da yetişkinlik dönemine kadar sürebilmekte; özellikle aynı odada yatan diğer kişileri rahatsız etmesinin yanında, çocuklarının diş sağlığı açısından anne babaları kaygılandırmaktadır.
Birçok etkenin diş gıcırdatmasına neden olabileceği düşünülmektedir; kalıtımsal ola­bileceği, çene ya da diş yapısından kaynaklanabileceği ya da sıkıntılı düşlerde olduğu gibi günlük yaşanan olayların, kaygıların, istek ve beklentilerin uykuya taşınarak oluşturduğu gerginliğin diş gıcırdatma­ya sebep olabileceği ileri sürülmektedir.
Diş hekimleri açısından sürtünmeden kaynaklanan zorlanma kar­şılıklı diş yüzeylerinde aşınmaya, dolayısıyla diş sağlığında bozulmaya neden olacaktır. Bu nedenle kalıcı dişlerin sağlığı açısından ele alınmalarında ve ergenlerde bazı alanlarda olumlu gelişmeler olabilir.
Ço­cuk okul yaşına geldiğinde toplumsal işlevsellikte ilgi artması gözle­nebilir. Bazı ergenlerde davranışların daha da bozulduğu, bazıların­da ise düzeldiği gözlenebilir. Dil gelişimi ve becerileri ve genel zihin­sel düzey bozukluğun seyrinin ve sonlanımının en önemli belirleyici­leridir.
Diş Gıcırdatması
Eldeki izleme araştırmaları bu bozukluğu olan bireylerden yetişkin­liğe ulaşanların sadece çok küçük bir yüzdesinin bağımsız yaşayabildi­ğini ve çalışabildiğini göstermektedir. Olguların ancak 1/3′ü kısmen bağımsızlığını kazanmaktadır. Otistik bozukluğu olan ve yüksek işlev­sellik gösteren erişkinlerde bile toplumca! etkileşim ve iletişim ile ilgi ve etkinliklerdeki yetersizlikler devam etmektedir.
IQ puanı 70 ve üstünde olanlar, 36 aylığa kadar olan süre içinde olsa da geç başlayanlar, kısmen de olsa dil gelişimi iyi olanlar ve sos­yal şartları iyi olanlarda hastalığın seyri daha iyidir. Sadece % 1-2’si bağımsız ve olağan yaşama kavuşabilirken çoğunluğunun bakıma ge­reksinimi vardır ve klinik belirtiler devam eder.
Çocuklarda 
Genel olarak benimsenen tedavi özel eğitim ve çocuğun temel ya­pısal bozukluğunu gidermeyi amaçlayan bilişsel davranışçı tedavi yön­temleridir. Bu arada otistik çocuğun duygusal yoksunluğunun da belir­li ölçüde doyurulmasına çalışılır. Her türlü sosyal ortam ve anne baba­nın çocuğa yakın ilgisi çok önemlidir.
Otistik çocukların bireysel ve grup tedavisi programlarına katılmalar!, anne babalarının ise danış­manlık yapılarak izlenmeleri gerekir. Küçük yaşlarda uygun otistik ço­cuklara kreş önerilebilir. Okul döneminde ilköğretime başlamaları yö­nünde değerlendirilmeleri gerekir. Otistik çocuklarda okula gitme ora­nının % 17-36 arasında değiştiği ve % 58′inin ilköğretimden yararlan­dığı belirtilmektedir.
Otistik bozukluk ve diğer yaygın gelişimsel bozukluklarda ilaç kul­lanımı daha çok belirtilere yöneliktir. Özellikle kendini yaralayıcı dav­ranışların olduğu, eğitimi etkileyen aşırı hareketliliğin olduğu otistik çocuklarda çok farklı gruptan ilaçlar kullanılabilmektedir.
Antipsikotik ilaçlar, düşük dozda antidepresan ilaçlar, fenfluramin ve naltroksen kullanılan ilaçlardandır. Aşırı hareketli, sürekli bağırıp çağıran, saldırgan, uykusu bozuk ve çevreyi rahatsız eden çocuklarda uyku düzenle­yici ilaçlar ile antihistaminikler denenebilir.

Gıcırdayan dişlerin sonu


Diş gıcırdatmak, etrafı rahatsız etmenin yanı sıra dişlerin yıpranmasına ve ciddi çene rahatsızlıklarına yol açıyor. İngiliz diş hekimi David Cook, hastalarının yarısından çoğunun diş gıcırdatma alışkanlığı olduğunu ve bu yüzden diş yıpranmalarıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtti.
İngiliz Dişçiler Birliği’nin yaptığı araştırmaya göre insanların yüzde 20′si, tıpta “” olarak bilinen diş gıcırdatma alışkanlığı ve bununla beraber oluşan sorunlardan şikayetçi.
Birliğin sözcüsü Jacinta Yeo, gün geçtikçe zorlaşan ve karmaşıklaşan yaşam koşullarının, bu alışkanlığın artmasında büyük rol oynadığını söyledi.
Yeo, özellikle bilgisayar kullanımı gibi sürekli konsantrasyon gerektiren mesleklerde çalışan insanların bu alışkanlığa daha eğilimli olduklarını da ekledi.
Bu tip hastaların tedavi edilmemesi halinde ciddi çene rahatsızlıkları ile karşılaşabileceklerini ifade eden Yeo, na daha çok dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
Tedavisi mümkün
”in, genellikle hafif uykudan derin uykuya geçerken gerçekleştiğini belirten Profesör Chris Idzikowski, hafif uykunun diş gıcırdatmasını tetiklediğini ve dişlerini gıcırdatmaya başlayan insanın derin uykuya dalamayarak tam olara dinlenemediğini söyledi.
Dişçiler tarafından ağzın içine yerleştirilen plastik bir parça ile tedavi edilebilen bu alışkalık ne kadar erken tedavi edilirse o kadar iyi… Başlıca nedenlerinden biri stres olan bu alışkanlığı yenmenin bir diğer yolu da, rahatlama teknikleri kullanıp stresten uzak durmak…


Uykuda diş gıcırdatma probleminin nedenleri


, diş ve çene ile ilgili bozukluklara bağlı olabilir. Eğer diş ve çene ile ilgili yapısal bir bozukluk yoksa uykuya bağlı sorunlar içinde değerlendirilir.
Çocuklarda beyin gelişimi, yaklaşık 14-16 yaşında erişkin kapasitesine ulaşır. Bu dönem, ile ilgili sorunlar gibi yakınmalara neden olmaktadır. sorunu da gelişimsel bir sorun olarak ele alınabilir. Henüz gelişmekte olan ruhsal yapı, erişkin kapasitesine ulaşamamıştır.
Uykudan önce konuşun
Erişkinden farklı olarak bebek ve çocuklarda gün içinde yaşanan yoğun sevinç, korku, heyecan gibi duygular, herhangi bir denetleme olmadan olduğu gibi uykuya ve rüyaya yansır.
Uykudan önce bebek ve çocukla gün içinde yaşadıkları 15-20 dakika konuşulur ve çocuk bu yoğun duygulara neden olan olayları dile getirirse, bunlar uykuya gitmemekte ve  sorunu da azalmaktadır.
Sorunun nedeni kalıtımsal olabilir
Bebek ve çocuklar gün içinde yaşadıklarını gerçek ya da hayali aktarırlar. Anne babanın, doğruluğuna bakmadan yaşanan bu olayları paylaşması yeterlidir. Bu durumun ayrıca kalıtımsal olarak anne ve babadan aktarıldığı, bu çocukların birinci dereceden akrabalarında da aynı sorunun olabildiği bilinmektedir.
Bu basit öneriler yetmezse, çocuğun gün içindeki gerginliklerini değerlendirmek önemlidir. Eğer bunlar  dışında iştah, davranış ve ders başarısına da yansıyorsa, çocuğun bir çocuk ve ergen psikiyatristi tarafından değerlendirilmesi ve uygulanacak tedavilerle gerginliğin giderilmesi, sorunu azaltacak ya da yok edecektir.


Uykuda diş gıcırdatma ve çene sıkmanın nedeni stres


 olarak bilinen ve çeneleri sıkma sorunuyla toplumun yüzde 50′sinden fazlasının karşılaştığı bildirildi. Konya Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde görevli Dr. Dt. Firdevs Kahvecioğlu, genellikle  yüzünden ortaya çıkan bruksizmin,  ve çeneleri sıkma olayı olduğunu söyledi.
Kişi ne kadar  yaşıyorsa bruksizmin etkisinin o kadar büyük olacağını vurgulayan Kahvecioğlu,  ve çene sıkmayla toplumun yüzde 50′sinden fazlasının karşılaştığını kaydetti.
Bu rahatsızlığın küçük yaşlardan itibaren her yaşta görülebildiğini bildiren Kahvecioğlu, şunları söyledi: ”, çocukların yaklaşık yüzde 15′inde görülmektedir. Çocuklarda ortaya çıkan bu rahatsızlık,  ve  gibi psikolojik faktörler kadar yetersiz beslenme, bağırsak parazitleri ve sinüzit gibi bazı etkenlerden de kaynaklanabiliyor. Birçok aile tarafından dikkate alınmayan diş gıcırdatması, süt köpek dişleri ve kesici dişlerde aşınmaya yol açabiliyor. Çocuklar için erken tedaviye geçilmezse çene ekleminde ve dişlerde kalıcı hasarlar oluşabilir.”
Kahvecioğlu, çocuklarda da yetişkinlerde de görülen yüzünden dişlerde kırılma, çiğneyici yüzeyinde ciddi aşınma, aşırı hassasiyetin ortaya çıkabileceğini bildirdi. Bunun yanı sıra bruksizmin diş etlerinde ve çene kemiğinde çekilmeler, baş ağrısı, yüz kaslarında ve çene ekleminde ağrılara da neden olabildiğini belirten Kahvecioğlu, bu sorunu yaşayanlarda çene ekleminde çıtırtı ve kenetlenme bile görülebileceğini söyledi.
Kahvecioğlu, bu rahatsızlığın bazen çok kısa süreceğini, bazen de uzun yıllar devam edebileceğini ifade ederek, şöyle devam etti: ”Geciktirmeden tedaviye geçilmelidir. Gıcırdatmadan kaynaklanan hasarın önlenmesi için, dişlerin arasına gece koruyucuları konulmalıdır. Ayrıca rahatsızlığın boyutuna göre kas gevşetici kullanılabilir,  tedavisi görülebilir. Çok aşınma varsa özel tedavi gerekebilir.




Diş gıcırdatma elektroşok tedavisi


Halk arasında diş gıcırdatma ya da sıkma olarak bilinen ”Bruksizm” bir süre sonra dişlerde, yüz ve çenede ağrıya yol açarken, kronikleşmesi halinde diş kaybına neden olabiliyor ve zamanla ağrının kişiyi depresyona sokabiliyor
Gazi Üniversitesi (GÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cansu Alpaslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda diş sıkma alışkanlığının çok yaygın olduğunu ve kişilerin genellikle bu eylemi farkında olmadan yaptıklarını söyledi.
Diş sıkan her kişinin hasta olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirten Alpaslan, dişlerde hassasiyet gelişmesi ve kişiye ağrı vermesi halinde ise önlem alınması gerektiğini bildirdi.
Alpaslan, diş sıkmanın dişlerde ve çevre dokularda problemlere neden olduğuna dikkati çekerek, ”En çok yüz kaslarına ve çene eklemine zarar vermektedir. Diş yüzeylerinin bozulmasına ve bir süre sonra dişlerin kökten sallanmasına yol açmaktadır. Bu etkiler sonucunda da sağlam olan dişler kaybedilebilmektedir” diye konuştu.
-”DİŞLER GENELLİKLE GECE UYKUDA SIKILIYOR”-
Diş gıcırdatma ve sıkmanın genellikle gece, uyku sırasında, istemsiz olarak yapıldığını anlatan Alpaslan, ”Eylem, 3-5 saniyelik olmasına rağmen ortaya çıkan kuvvet hem dişlere hem de dokulara zarar vermektedir” dedi.
Alpaslan, diş yüzeyinde aşınmaya bağlı ”diş ağrısı, sıcak-soğuk hassasiyeti ve kırılmalar” ortaya çıkabildiğine dikkati çekti. Diş gıcırdatma ve sıkmaya bağlı daha ağır bulgulara ise çene ekleminde rastlandığını ifade eden Alpaslan, şunları kaydetti:
”Dişlere uygulanan fazla basınca bağlı olarak çenede zamanla kilitlenme ortaya çıkabiliyor, hasta ağzını açamıyor. Sabahları, kişide yorgunluk, gerginlik ve yüzde ağrıya neden olabiliyor.
Sebepsiz gibi görünen ağrı, zamanla kronikleşiyor ve tedavisi güç durumlara yol açıyor. Kronik hale gelen ağrı, kişide depresyona yol açabiliyor. Kişi, bu alışkanlığından kendi başına vazgeçemiyor ve sürekli ağrıyla yaşamak zorunda kalıyor. Kronikleşen ağrı başta, strese, kaygıya ve sinire neden oluyor ve kişiyi depresyona sürüklüyor. Bu da ciddi iş gücü kaybına neden oluyor.”
Alpaslan, diş sıkmaya bağlı ağrıların zaman zaman kulakta hissedildiğini, zaman zaman da baş ağrısı şeklinde kendini gösterdiğini belirterek, ”Baş ağrılarının büyük bir kısmı diş sıkmaya bağlıdır. Bu nedenle, gerek çene ekleminde gerek yüzde gerekse de dişlerde sebepsiz ağrılarda mutlaka bir çene cerrahisi uzmanına başvurulmalıdır” diye konuştu.
”İMPLANT YAPILACAK HASTALARDA BU ALIŞKANLIK OLMAMALI”-
Diş sıkma ve gıcırdatmanın en önemli sebebinin stres olduğuna dikkati çeken Alpaslan, ”Stres dönemi geçtikten sonra da olay devam ediyorsa, bir psikiyatri uzmanına başvurulmalı” dedi.
Alpaslan, stresin yanı sıra bazı ilaçlar ile beslenme şekli ve alışkanlıkların da diş gıcırdatmaya neden olabildiğini belirterek, ”Kahve, alkol, sigara kullanımının da azaltılması gerekiyor. Çünkü, bunlar uyarıcı oldukları için sinir sistemini etkiliyor, sıkma ve gıcırdatmayı tetikleyebiliyor” uyarısında bulundu.
Uyku bozuklukları, uyku apnesi ve horlamanın da uyku sırasında diş gıcırdatmanın nedenleri arasında olduğunu ifade eden Alpaslan, bu tür bulgulara dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Alpaslan, gündüz dişlerini sıkan kişilerin, bunu fark ettikleri andan itibaren çenelerini serbest bırakılmaları gerektiğini belirtti. Uyku sırasında yaşanan olaylarda ise hekim müdahalesinin gerekli olduğunu vurgulayan Alpaslan, ”Bu hastalara ‘gece plağı’ diye adlandırdığımız koruyucu bir aparat yapabiliyoruz.
Uyku sırasında dişlerin birbiriyle temasını engellemek amacıyla alt ve üst çenenin arasına yerleştirilen plaklar basıncı azaltabiliyor ve böylece çevre dokularda oluşacak hasar en alt düzeye indirilebiliyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Alpaslan, diş eksikliklerinde en sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biri olan implant (diş ekme) uygulamasında da bruksizme dikkat edilmesi gerektiğini dile getirerek, ”Eğer implant yapılacak hastada diş gıcırdatma ya da sıkma alışkanlığı varsa implantlar kaybedilebiliyor. Bu tür alışkanlığı olanların implant adayı hasta olmaması gerekli” dedi.
Danimarka’da küçük bir elektrot geliştirilmiş ve bu yüz kaslarının hareketini izlemek için dişler üzerine yerleştirilir. Dişlerde gerginlik (gıcırdamaya başlangıç) oluştuğunda elektriksel bir dürtüyü alete gönderir fakat bu hasta tarafından algılanmaz. 2 ay içinde gıcırdatma azalmakta hatta yok olmaktadır.
Bunun yanında rahatlama terapilerine’de gidebilirsiniz. İlk kaynağını çözmek için danışmanlık ve psikiyatrik tedavi de alabilirsiniz.
Strese neden olan bu hastalığı tedavi etmek için diş doktoruna da gidilebilirken, herkesin evinde kullanabileceği bu teknoloji kolaylık sağlamaktadır